Deprem bölgesine “Sosyal Zincir” projesi
Kalkınma için İnovasyon Derneği (I4D), "Sosyal Zincir" projesiyle deprem bölgesindeki yerel üreticilerin desteklenmesini hedefliyor.Dernekten yapılan açıklamaya göre, Turkish Philanthropy Funds ve ABD Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu tarafından finanse edilen ve Uluslararası Göç Örgütü'nün desteğiyle I4D tarafından "Deprem Sonrası Tarımsal Değerler Zincirleri Analiz Raporu" hazırlandı.Raporun paylaşıldığı toplantıda özellikle Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş için tarımsal anlamda yaşanan kaybın belirlenmesine ve aynı zamanda afetten etkilenen üreticilerin pazara erişimde ekonomik dayanıklılık için güçlenmesine destek olmak amacıyla I4D'nin hayata geçirdiği "Sosyal Zincir" projesinin detayları da duyuruldu.Projeyle 6 Şubat'ta Türkiye'nin güneydoğu bölgesinde yaşanan depremden etkilenen üreticilere destek olmak üzere sivil toplum, özel sektör ve kamu sektörünün sosyal satın alma hareketi çevresinde toplanması hedefleniyor. Sosyal Zincir, toplumsal açıdan etkilenen grupların satın alma faaliyetleri yoluyla desteklenmesine katkıda bulunurken farklı sektörlerin ihtiyacı olan ürün ve hizmetleri üreten yerel üreticileri, küçük ve orta ölçekli işletmeleri tedarik zincirine dahil etmeyi amaçlıyor.Gıda sistemlerinin dünyada artan afet ve insani krizlerden daha az etkilenecek şekilde tasarlanması gerektiği vurgulanan raporda, tarımsal değer zincirlerinde sürdürülebilirlik ve dayanıklılık ilkeleri öne çıkarılıyor.Rapora göre, yüzyılın afeti olarak tanımlanan depremler, 11 ilde 14 milyonun üzerinde kişiyi doğrudan ve dolaylı etkiledi, 3,3 milyondan fazla insanın ise evsiz kalmasına yol açtı. Dünya Bankası depremin yarattığı maddi hasarı 34,2 milyar dolar olarak açıklarken Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ise sektörel bazda iyileştirme ve yeniden yapılanma maliyetlerini de göz önüne alarak depremin Türkiye'nin toplam ekonomisine yükünü 103,6 milyar dolar olarak ortaya koydu.Depremlerin iklimsel özellikleri ve verimli toprak yapısıyla Türkiye'nin toplam tarım üretiminin yüzde 15,3'ünün gerçekleştiği bölgede yaşanması ise bölgedeki nüfusun geçim kaynaklarına erişimini de olumsuz etkiledi. Rapora göre, depremlerin, tarımsal üretim ve değer zinciri altyapılarına zarar verirken, iş gücü ve hayvan kayıplarının yanı sıra önemli ölçüde makine, malzeme ve ekipman hasarına yol açması pazara erişimde de zorluklara yol açtı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının yaptığı tarımsal analizler doğrultusunda ise depremin tarım sektörüne verdiği zararın 24,2 milyar lira olduğu hesaplandı.Pamuk önemli bir istihdam ve geçim kaynağıRapor, Hatay'da pamuk, Adıyaman'da badem ve Kahramanmaraş'ta alabalık ve her üç ilde de süt ve süt ürünlerine yönelik değer zinciri analizi sunuyor. Halihazırda Hatay, Türkiye'de pamuk üretiminde 4. sırada yer alırken pamuk ilin ekonomik katma değerinde de önemli bir yer tutuyor.Pamuk, tarımsal üretimin yanı sıra ham madde olarak kullanıldığı sektörler sayesinde önemli bir istihdam ve geçim kaynağı olarak yer alıyor. Ancak depremlerin büyük çoğunluğu Kırıkhan ve Antakya'da olan (toplam 76 adet) çırçırlama ve prese fabrikalarında ciddi zarara yol açması sebebiyle resmi hasar tespit sonuçları tamamlanmamış olmakla birlikte ilin çırçırlama kapasitesinin yüzde 50'den fazla düştüğü öngörülüyor.2022 yılında Türkiye'nin toplam badem üretiminin yüzde 17,8'ini sağlayan Adıyaman'da ise depremlerden dolayı badem üreticilerinin il dışına geçici göçü, badem bahçelerinin ihtiyaç duyduğu gübreleme, ilaçlama ve yabancı otla mücadele gibi bakım işlemlerinin zamanında yapılamamasına yol açtı. Depremlerle birlikte iklim değişikliği ve ekolojik dengenin bozulmasından dolayı badem ağaçlarının zarar görmesine, hastalıklara, düşük verimliliğe ve badem kalitesinin azalmasına sebep oldu.Su kaynakları, sıcaklık ve oksijen seviyesi kaliteli balık yetiştiriciliğine imkan tanıyan Kahramanmaraş ise Türkiye'nin alabalık üretimi yapılabilecek su yüzeyinin yüzde 1,93'üne sahip olarak konumlanıyor. Raporda, depremin alabalık yetiştiriciliğinde en fazla kuluçkahane ve büyüme tesislerine hasar verdiği belirtilirken, üretim miktarlarında yüzde 40'a yakın kayıp yaşanmasına sebep olacağı öngörülüyor.Süt hayvancılığı da 6 Şubat depremlerinden etkilenen kırsal bölgelerin neredeyse tümünde geçimlik faaliyet olmasından dolayı acil müdahale edilmesi gereken alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Yereldeki mandıralarda hasar oluşması, soğuk hava sistemlerinin enerji ihtiyacının karşılanamaması ve lojistik faaliyetlerin aksaması, yerel pazarda göç gibi birçok sebepten dolayı süt toplama tedarik zincirlerinde büyük aksaklıklar olduğu ve gelecek yıl deprem bölgesinde süt ve süt ürünleri üretiminde bir düşüş olacağı beklentisi güçleniyor.